Kraliçe Arı Sendromu: Kadın Liderlerin Toplumsal Cinsiyet Engeli

Psyduct
3 min readAug 30, 2024

--

Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi, günümüzde hem iş dünyasında hem de akademik çevrelerde sıkça tartışılan bir konu. Kadınların liderlik pozisyonlarında daha fazla yer alması gerektiği fikri geniş kabul görse de, bu süreçte karşılaşılan çeşitli engeller hala mevcut.

Cam tavan sendromu gibi, kadınların kariyer basamaklarında karşılaştığı görünmez bariyerlerin ötesinde, Kraliçe Arı Sendromu da bu mücadelede önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmakta. Bu yazıda, Kraliçe Arı Sendromu’nun tanımını, ortaya çıkış nedenlerini ve günümüzdeki yansımalarını ele alacağım.

Kraliçe Arı Sendromu

Kraliçe Arı Sendromu, ilk kez 1970’lerde tanımlanan bir kavram olup, kadınların liderlik pozisyonlarına ulaştıklarında, diğer kadın çalışanlara karşı olumsuz tutumlar sergiledikleri bir durumu ifade eder. Bu sendroma sahip kadınlar, kendi başarılarını tehdit edebileceği düşüncesiyle, genellikle diğer kadınlara mentor olmaktan kaçınır ve hatta onların ilerlemesini engelleyebilirler. Staines, Tavris ve Jayaratne’nin (1973) çalışmaları, bu kavramı ilk kez ortaya koymuş ve alanyazına kazandırmıştır. Kraliçe Arı Sendromu, toplumsal cinsiyet eşitliğini baltalayan ve kadınların iş yerindeki dayanışmasını zayıflatan bir olgu olarak dikkat çekmektedir.

Nedenleri ve Toplumsal Bağlam

Kraliçe Arı Sendromu’nun kökenleri, toplumsal cinsiyet normları ve iş dünyasındaki rekabetçi ortamla ilişkilendirilebilir. Tarihsel olarak, kadınlar erkek egemen iş yerlerinde var olabilmek için, “erkek gibi” davranmaları gerektiği öğretilmiştir. Bu durumun, kadınların birbirleriyle rekabet etmelerine ve diğer kadınları tehdit olarak algılamalarına yol açmış olabileceği değerlendirilmektedir (Derks, Ellemers, van Laar ve de Groot, 2011). Özellikle erkek egemen sektörlerde çalışan kadınlar, genellikle diğer kadınların desteğinden yoksun kalmış ve yalnız bırakılmışlardır. Bu durum, kadınların birbirlerine karşı olumsuz tutumlar geliştirmelerine zemin hazırlamıştır.

Güncel Örnekler: Kraliçe Arı Sendromu Gerçek mi?

Günümüzde, Kraliçe Arı Sendromu’nun varlığına dair tartışmalar devam etmektedir. Bazı araştırmalar, bu sendromun gerçek bir olgu olduğunu ve iş yerlerinde kadınların ilerlemesini engellediğini öne sürerken, diğer araştırmalar bunun bir mit olduğunu savunmaktadır. Örneğin, 2017’de yapılan bir araştırmada, kadın liderlerin aslında diğer kadınlara daha fazla destek verdikleri aktarılmaktadır (Faniko, Ellemers, Derks ve Lorenzi-Cioldi, 2017). Bu çelişkili bulgular, Kraliçe Arı Sendromu’nun varlığını sorgulamakta ve iş yerlerindeki cinsiyet dinamiklerinin daha karmaşık olduğunu göstermektedir.

Akademik Tartışmalar ve Alternatif Görüşler

Kraliçe Arı Sendromu’nun varlığına dair süregelen tartışmalar, bu olgunun toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesindeki rolünü daha karmaşık bir hale getirmektedir. Bazı akademisyenler, bu sendromun varlığının abartıldığını ve aslında toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda asıl sorunun, sistemik engeller ve erkek egemen çalışma kültürü olduğunu öne sürmektedir (Mavin, Grandy ve Williams, 2014). Bu bağlamda, Kraliçe Arı Sendromu’nun gerçek bir sorun olup olmadığına dair yapılan her yeni araştırma, bu konudaki tartışmalara yeni bir boyut kazandırmaktadır.

Sonuç: Kraliçe Arı Sendromu’nun Aşılması İçin Neler Yapılabilir?

Kraliçe Arı Sendromu, kadınların iş yerlerindeki dayanışmasını ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini olumsuz etkileyen önemli bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu sendromun varlığını kabul etmenin ötesinde, kadınların birbirlerine destek olmasını teşvik edecek politikalar geliştirilmesi gerekmektedir. Liderlik pozisyonlarındaki kadınların, diğer kadınlara mentorluk yapması ve onların kariyer gelişimlerini desteklemesi, bu sendromun etkilerini azaltmada önemli bir rol oynayabilir.

Sonuç olarak, Kraliçe Arı Sendromu, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde göz ardı edilemeyecek bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu sendromun, kadınlar arası rekabetten çok, toplumsal cinsiyet normlarının ve erkek egemen iş yerlerinin bir sonucu olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için, kadınların iş yerlerinde birbirlerine destek olmasını teşvik eden yaklaşımlar benimsenmeli ve bu tür olumsuz sendromların etkileri en aza indirgenmelidir.

--

--

No responses yet